EstiMesti

Uzun zamandır yazamamanın verdiği sıkıntı ile blogumu ne kadar özlediğimi fark ettim… Ufakta olsa kendi dünyama girmeyi sevdiğimi hatırladım ve promise to myself artık yoğunluktan ihmal etmek yok.

Bu arada neler mi oldu? Work work work…. bu bir işe yaradı! Metabolik balansı hiç uygulayamadım ve dolayısıyla bayağı kilo verdim :)) Evet demek ki benim sistemime uymayan bir diyet programıymış…

Bu son 2 ay içerisinde iş dışında ne yapıyorsun diye sorarsanız, dizi izliyorum!!! Türk televizyonu Hollywood’u geçer olduğu için birbirinden entrikalı, dramatik diziler dört bir yanımızı sardı ve haftanın her gecesine serpiştiler… E dolayısyla Digiturk plus sağolsun programları çekebildiğim için genellikle Cumartesi günlerim dizi günü oluyor…

Bu iş, dizi derken aile ve arkadaşlarımı çok özledim sosyal çevremi sadece (o da vakit olabilirse) facebook’tan takip eder oldum. Sanırım tekil sosyallik bu olsa gerek…

Bu aralar kitaplara da sardım…Ancak normalin aksine 3-4 kitabı aynı anda okuyorum… Bir yandan başarının sırrını okuyup çalışma hırsımı tetiklerken diğer taraftan mutluluk projeme devam edip inner peace’imi bulmaya çalışıp sevgili Paolo Coelho ile kendime inanıyorum…

Bu gece uzun bir gece olacak o yüzden belki sonra tekrar görüşmek üzere…

Estimesti

Biliyorum uzun zamandır yazamıyorum ama malum bayram öncesi herkes gibi bizde çok yoğunduk. Yine bu satırları yazarken yarın başlayacak olan bayramın hayaliyle masamda oturuyorum 🙂

Işte bu yüzden estimesti & bekemeko’nun full videosunu ancak şimdi yükleyebildik. Biz çok eğlendik umarız siz de en az bizim kadar eğlenebilirsiniz…

PS: Bu arada kameranın titremesinin sebebi – sevgili kameramanımız Zeynep’in gülmesi sonucu oluşan yan etkilerdir – geçici rahatsızlık için özür dileriz 🙂

Sizlerle Project B’nin 2.bölümünü paylaşmadan önce “cut” edilen kesimleri paylaşıyorum 🙂

Şu aralar “Mutluluk Projesi” adlı Gretchen Rubin’in son kitabını okuyorum. New York’ta best sellermış.. bunun üzerine bende bir bakayım diye geçenlerde aldım… Yazış tarzı, keyifli ve samimi, içerik açısından da herkesin kendine uyarlayacağı pozitif bir kitap. Toplam 12 bölümden oluşuyor ve bunları Ocak’tan başlayarak aylara bölmüş yazar.

Okurken kendi kendime yaptığım telkin ve pozitiflik mesajlarının aslında günlük hayatıma ne kadar pozitif bir etki bıraktığını anladım. Ancak kitaptaki en önemli nokta kendin olman / olabilmen. Günümüzde o kadar çok ortama girip o kadar çok şekle giriyoruz ki.. Eş, iş arkadaşı, dost, anne – baba vs gibi ama en önemlisi özünde kendin ol! (Esti ol!)

Mutluluk aslında hepimizin içinde – Push the negative, bring the positive!!!

Tavsiye ederim 🙂

 

Gerçekten mazide mi kaldı, Asmalı’da eğlenceli geceler, birbiri ardına dolup taşan restorantlar? Oralardan yürümek keyifliydi, yan yana rakı masaları, sokaklardaki cıvıltı… Havada karışan müzik sesleri ve rakı kadehleri… Peki ya şimdi??? Bomboş, terkedilmiş sokaklar… ıssız bir kent havası… Yol üstündeki restorantları bırakın, köşede sıkışmış yerleri bile çok görmüşler kaldırmışlar… Sabah çayını kahvaltını edip oturacağın masaların yerinde hüzünle bakan mekan sahipleri kalmış…

Dün öğlen yemek yemek için dışarıda dolaşırken inanın Beyoğlu’nu bu kadar boş bu kadar çıplak görmek içler acısıydı…

Bardağı taşıran son damla ise, dün akşam Istiklal’deki sokak çalgıcılarının ellerinde ki enstrümanları almaya çalışan zabıtaya karşı çıkan çalgıcıları hapse atmaları olmuştur herhalde… Neymiş, ramazanda müzik çalınmazmış!!! Bir sonraki adım ne olacak merak ediyorum, Beyoğlu’na girişi mi yasaklayacaklar, yoksa gidecek Beyoğlu’nu mu bulamayacağız??

Yeni evlenen arkadaşlarıma yardımcı olması için hazırlık süresi 10 dakika olan kolay yemek tarifleri…

Cornflakes’li Tavuk:

Bu tarifi ilk üniversite yıllarımda öğrendim ve inanın hem çok kolay hem de inanılmaz lezzetli

Tavuğun göğsünü ufak ufak kesin

İsteğe göre tuz, biber veya kırmızı pul biber ekleyip borcama yerleşitirin

1 veya isteğe göre 2 paket kremayı tavukların üzerine dökün ve karıştırın

Son olarak şekersiz sade cornflakesi kremalı karışımın hem üzerine hem de aralarına koyun – içine koyduklarınız yumuşak olup üzerine koyduklarınız kıtır kıtır olacak.

180 derece önceden ısıtmış olduğunuz fırında 35 dakika yeterli olacaktır – zaten üzeri iyice kızaracaktır.

Fırında Patates

Cornflakes’li tavuğun yanına ister pilav ister patates veya sağlıklı olmak isterseniz salata bile verebilirsiniz. Fırında patates bu şekilde yapıldığında yine çok kolay bir tarif. Tek yapmanız gereken, 3 veya 4 adet büyük patatesi soyup halka şeklinde küçük parçalara kesmeniz.

Bütün bu parçaları borcama yerleştirin – istenildiği miktarda tuz ve biber ekleyip üzerine 1 kutu krema dökün. Tat vermesi açısından kaşar rendeleyip krema ile karıştırabilirsiniz.

Bunu da 180 derece fırına koyup 25 dakika pişirin son 5 dakikasında rendelemiş olduğunuz kaşarın bir kısmını patates karışımının üzerine koyun. Böylece inanılmaz lezzeti yakalamış olacaksınız. Bu tarifi isterseniz kabaklada yapabilirsiniz ancak süreyi daha kısa tutmanız gerekecek. Zaten kabakların pişip pişmediğini kontrol ederek görebilirsiniz.

 

 

Tags:

Kabul ediyorum Starbucks bu yaz Frappucino’nun formülünü değiştirip yenilediğinde ilk buna karşı çıkanlardan biri bendim. Ancak demokraside her zaman olmasa da var olan çözümlerden birini kullanıp, frappucinoyu biraz modifiye edince inanılmaz bir lezzet yakaladım. Herkese tavsiye ederim…

Yeni frappucino da kahve ve frappucino özü olmak üzere iki farklı yeni tat var. Kahve özü tadı acı yapan olduğundan onu standart olan 4 pump yerine 3 pump koydurtursanız , tadındaki acılık kayboluyor. Üstüne üstlük şimdi frappucino sütle yapıldığından onu da light isterseniz eskiden kalorili olan bu içeceği diyet yapabiliyorsunuz. Espresso frappucino benim en çok hoşuma giden, özellikle bu sıcak yaz günlerinde espressonun o yoğun ve lezzetli tadı soğuk frappucino ile karışınca içmeye doyamıyorum 🙂

 

Eeee çalıştığınız yer Istanbul’un göbeğinde olunca öğlenleri değişik mekanlara gitmekte farz oluyor… Tabii uzunca bir süre Bereket Büfe’den tost söylerken, yazın gelmesi ve havaların iyice ısınmasıyla farklı mekanlara gitmek hem günün ortası için güzel bir gaz oluyor hem de değişik yerleri görmek oralarda yemek hoşuma gidiyor… Bunlardan biri de Midpoint – evet senelerce Nişantaşı’nda ve Bebek’te olan Midpoint’e gitmeyen ben, Beyoğlundaki şubesinin müdavimi oldum…

Midpoint İstiklal:

Tek kelimeyle muhteşem!

Yemekler harika!

Servis kaliteli ve güleryüzlü!

Manzara yıkılıyor….

Tavsiye ediyorum!!!

Bu arada Gloria Jeans Movenpick dondurmaları ile anlaşmış – tüm şubelerinde bulabilirsiniz – ilginenlere duyurulur….

Nazara geldim sormayın… Görünmedik kaza ya da beklenmedik kaza mı desem?

Kim yolun ortasına kaya parçası koyar ve neden? Üstelik hergün geçtiğim yol… Beyoğlu taraflarında çalıştığım için arabamı o civardaki otoparklara bırakıyorum. Ne yazık ki çok dar sokaklar – hadi o da problem değil ama bu dar sokaklarda aynı zamanda hem dönmek hem yayalara yol vermek, hem de önünde park eden arabalara sıyrıksız geçebilen ben … Evet o ben, ne yazık ki kocaman kaya parçasını göremedim… Araştırmamı yaptım, gündüzleri belediye o yolu kapattığı için taşı koyuyorlarmış…

Cana geleceğine tabii ki mala gelsin ama böyle göz göre göre ya da göremiye göremiye de acı oluyor….

Mağdurum da mağdurum… Beyoğlu Belediyesi’ne olan kırgınlığımı dile getirmek istiyorum 😦

Tags:

Evet rejimdeyim ama bu demek değilki dünyanın sekizinci, dokuzuncu harikalarından maruz kalacağım… Bu öğlen ajanstakilerle toplanıp pizza yemeye gittik! Şişhane’de ki Miss Pizza herkesin ilk tercihi olduğu için oraya gittik. Benim ilk gidişim oldu… ama iyi de oldu! Inanılmaz sempatik, sıcacık bir yer! Üstelik çokta lezzetli!!!

Ancak bir dip not düşmeliyim: hem en hafif olan rokalı pizzadan yedim hem de sadece 3 dilim 🙂 Kendimle gurur duyuyorum… Üstelik bugün bir arkadaşım çokta zayıfladığımı söyledi…. Artık 3 dilim yemenin mi yoksa havanın sıcaklığından mı ne bir havalardayım ki sormayın 🙂

Ciao & Buon Appetito !

Bekocuğumuz rejimde olduğu ve danışanım olduğu için kekikle idare etti 🙂

Dün ünlü balet Roberto Bolle ve arkadaşlarını izlemeye Harbiye AÇık Hava Tiyatrosu’na gittim. Tabii gitmeden önce bütün gün söylendim, kendi kendimi yedim… Hatta beni davet eden arkadaşım Ilayda’yı caydırmak için alternatif programlar sunup vazgeçirmeye bile çalıştım…

Neyse, en sonunda kendimizi Açık Hava Tiyatrosunda bulduk ve gösteri başladı…

Program 10 farklı kareografiden oluşuyordu ve hepsi max 15-20 dakika sürüyordu… Kimi klasik, kimi modern olan ve birbirinden yetenekli dansçıların muhteşem showlarını izlerken inanın büyülendim. Ve kendime çok kızdım!!! Bütün gün oflayıp puflayan ben, kendimi birden sahnedeki adrenalinin etkisinden sarhoş edasıyla çılgınca alkışlayıp “Bravooo” diye bağırırken buldum… Ve işte o zaman anladım ki içinde bulunduğum bu yeni ortamdan çok keyif alıyorum!!! 2 saat süren gösteri tek kelimeyle muhteşemdi… Roberto Bolle ve diğer dansçılardan ikizler olan Jiri ve Otto Bubenicek benim favorilerimdi… Hatta Thais adlı kareografi 3 erkekten oluşmasına rağmen inanılmaz estetikti…

Ama benim en çok keyif aldığım ikizlerin dansı, kareografisi ve müziğiydi. Les Indomptes adlı eserde, dans eden iki adam arasındaki diyalogları ve aynı karakterin karşı ruhlarını yansıtıyor. Bu yüzden beni gerçekten en çok etkileyen bu dansı sizlerlede paylaşmak istedim…

Bana bu güzel duyguları yaşattırdığın için seni çok seviyorum Ilaydacım…İyiki varsın iyiki sanat aşığısın…

PS: Bu arada itiraf etmeliyim ki en keyif aldıklarımdan bir tanesi de Ballet 101 – muhakkak izleyin!!! Hem komik hem büyüleyici…

Memories

Enter your email address to subscribe to this blog and receive notifications of new posts by email.

Join 8 other subscribers
April 2024
M T W T F S S
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930