EstiMesti

Geçenlerde Galatasaray’ın arka taraflarındaki Limonlu Bahçe’ye gittim. Arnavut kaldırımlı eski Istanbul caddelerinden birinde hemen Galatasaray Lisesi’nin arka tarafında giden bir yol üzerinde eski bir apartmanın alt katında. Ancak içeri girer girmez yerin enerjisi ve büyüsü beni mekana hayran bıraktı…

Belki gidenler olmuştur ama benim gibi ilk defa giden biri için çok hoş bir deneyimdi. Sırf görsel anlamda değil, yemekleri de bir o kadar lezzetliydi…

Bahçesindeki onlarca çeşit ağaç ve sarmaşıklar mekana huzur dolu bir enerji vermiş. Mutlaka gidin derim…

Bira Çerez

Tavuklu Salata

Hamburger

Chocolate Cheesecake

Tatil her zaman güzeldir! Herkesin kabullendiği üzere, tatilin en kötü yanı, geri dönüştür. Bu yüzden bu acıyı en aza indirgemek için bol bol resim çekip anıları taze tutmaya bayılıyorum. Eveeett super bir tatil dönüşü, sıcak ve bunaltıcı Istanbul’daki keyifli (!) ajans ortamında işlere gömüldük…

Ancak hala tenimin az da olsa dönmüş rengi beni havaya sokmakta yeterli…

4 gün boyunca inanılmaz keyifli vakit geçirdiğimiz Bodrum Hebilköy’de kaldık. Kesinlikle tavsiye ederim Teras Su, hem çok konforlu hem de Türkbükü’nün curcunasından uzak güzel bir otel…. Orada ki baş garson bizim bütün gruba yetişmeye çalışan Erman Bey’e de ayrıca teşekkürler… Başta Erman Bey diye iskelede günde 100 kere içecek yiyecek siparişi veren biz sonunda Erman Bey’i cep telefonuyla arayıp siparişlerimizi o yolla veriyorduk. Ne yalan söyleyim Xuma Beach’ten çok daha fazla memnun kaldım, Teras Su’nun iskelesinde 🙂

Bir akşam Bodrum’da Rum Meyhanesi olan Meyhani’ye gittik – kesinlikle tavsiye ederim, çok keyifl ve şov dolu bir program!!!

En çok zevk aldığımız bir başka yer de gün batımınını Limon Cafe Gümüşlük.. Oradak Limon böreği inanılmaz lezzetli.

Bir akşam balıkçı Hasan’a gittik. Yalıkavak’ta. Çok pisti hatta bir arkadaşımızın yemeğinin içinden hamam böceği çıktı – aman uzak durun.

Bodrum’dan sonraki durağımız, Assos’tu. Ben ilk defa Assos’un içine gittiğim için neyle karşılaşacağımı tam olarak bilemiyordum. Bodrum’dan sonra farklı bir kültür şoku oldu ama son derece zengin doğası ve salaş restorantlarıyla ve mutheşem deniziyle bambaşka bir keyif verdi… Bir arkadaşım sağ olsun, orası kekikleriyle meşhurmuş bol bol aldık.

Tabii oraya yakın olan ve zeytinlikleriyle meşhur Güre’den de zeytinyağı almayı ihmal etmedik – tadı o kadar lezzetli ki ekmek banıp yememek için kendimi zor tutuyorum. Tabii metabolik balans doktorumun gözetimi altında…. Metabolik balans derken, içtiğimiz rakıların haddi hesabı yoktu… Ama hayat çok kısa diye düşünüp tatilimin keyfini çıkardım.. Şimdi tekrar başladık meyvelerin etlerin gramajını ölçmeye….

Bu arada dünü de tatilin son günü sayıp Istanbul Arnavutköy’deki Lipari balıkçısına gittik. Önceden haber verip istakoz istedik. Orada bu tip böcekleri spesiyalleri çok güzel yapıyorlar. Ustelik fiyatlar da çok uygun.. Aklınızda bulunsun..

Tags:

Bu projemizin (deneyimizin) başarılı olması için inanın sevgili denek/danışanlarım yediklerine, içtiklerine çok dikkat edip büyük bir titizlikle devam ettiriyorlar.

Hafta bazında size updateleri geçeceğim…

Bekir ve Büşra için ‘Umut Işığı’ olmak gurur verici olduğu kadar düşündürücü 🙂

En önemlisi pozitif olmak 🙂

Büşra’nın 3gram fazlalığını sonunda bulabilmekte bir başarıydı 🙂

1 hafta sonra ölçümlerle ilgili update verilecek… watch this space!

Herkese selam,

Yepyeni bir projeyle karşınızdayım… Projenin ismi İngilizce “Be”den geliyor, yani olmak istediğiniz siz’den esinlenerek koyduk. Insan olmak istediğine yaklaştıkça daha mutlu olacağından bunu küçük bir deneyle test edelim dedik. Burada amacım biraz eğlence, biraz da motivasyonla insanların hayatında bir değişiklik yaratabilmek. Bu yüzden sevgili Bekir ve Büşra bu projeye özel gönüllü oldular.

Amaç: Kendiyle barışık olmak

Nasıl: Sağlıklı bir yaşam biçimi

Şimdi biraz gönüllü kurbanlarımızı tanıyalım:

Bekir Bolat

Yaş: 27

Boy: 170cm

Kilo: 94

Şikayeti: Kilo vermek

Ruh Hali: Mutsuz ama sevimli

Büşra Aksu

Yaş: 23

Boy: 1.68

Kilo: 55

Şikayeti: Abur cubur alışkanlığından kurtulmak

Ruh Hali: Sakin ve huzurlu

Aşağıda bugün yapmış olduğumuz videoyu görebilirsiniz. Resimler ve detaylar yarına 🙂

Online alışverişin hızla arttığı bir devirde biz de toplum olarak işin suyunu çıkartmış durumdayız…Markafoni, Trendyol, Limango, Beyaz kutu, Daybuyday, Morhipo derken şimdi de enmoda.com furyası başladı….Kendisini bir adım daha farklılaştırarak hem güzel tatil deal’ları sunan hem de dekorasyon için özel markalarla anlaşan sitenin müdavimlerinden biri olacağım kesin.

keyfimoda.com ‘da ise çok uygun fiyata Superga alabilirsiniz – yalnız acele edin yakında bitiyor promosyon..

Bunun dışında enuygun.com diye bir siteyi yeni keşfetmiş bulunmaktayım. En uygun uçak biletlerinden tutun sigortaya kadar yardımcı oluyorlar. Ama ne yalan söyliyeyim ben sırf uçak bileti için kullanıyorum.

Yeni açılan worldtravelchannel.com’dan da gezilecek / gidilecek şehirler hakkında güzel ipuçları ve alternatif öneri & fikirler almak mümkün…

Bunun yanısıra evinize misafir mi gelecek, ya da canınız tatlı veya tuzlu çekerse muhakkak homebakery.com.tr ‘yi denemenenizi tavsiye ederim.

Hadi yemeğinizi yiyip karnınızı doyurdunuz, tatile çıktınız, kıyafetlerinizi bol bol giydiniz ya sonrası?? Drytaxi.com diye bir kurutemizleme şirketi eşyalarınızı kapınızdan alıp, ertesi gün yine kapınıza teslim ediyor…tamam bu kadarını gördüm derseniz — 24 saat açıklar 🙂

Benden demesi 🙂

Bugünün 4 Temmuz olmasından dolayı, bugünkü yazımı Amerikan evlerine adamaya karar verdim… Hepimizin bildiği gibi Amerika’lıların herşeyi kendilerine özel… prizleri, tüm ölçüm sistemleri, elektrik watt’ları bile tüm dünyadan farklı…. Ülkenin geçmişi ise bizimki ve çoğu Avrupa ülkesi ile kıyaslandığında çok daha yeni… Buna rağmen dekorasyon denilince çoğu designer’ın ilham aldığı bir kültürel yapıya sahipler… Çok daha modern, çok daha fresh ve hep ferahlık söz konusu… İşte bazı örnekler…

Amerikalılar detayda çizgilere bayılıyorlar… Bunu yerdeki kilimden, koltuktaki desene kadar görebiliyoruz.

Mutfak bir buluşma noktası, dolayısıyla yaşanır olmasına dikkat ediliyor…

Çizgilerin yatak odasına da yansıması….

Çiçek desenleri ve pastel renkler…

Buradaki zıt renklerin uyumuna bayıldım! Cesur bir yaklaşım ama işe yaradığına inanıyorum…

Mmmmm  bayıldımmm bu mutfağa 🙂

Kırmızının her türlüsüne ve tonuna bayılıyorum ama buradaki yemek masası da çok hoşuma gitti!

Daha yazlık tarzı bir evi döşemek için uygun olabilecek renkler ve desenler…

Cam önü sedir ve oturma takımlarına bayılıyorum!

Bu tarz tekil banyolar bana Ingiliz evlerini hatırlatıyor. Beyaz olması ve küvetin bir beden büyük olup tüm odaya hakim olması çok hoşuma giden bir detay oldu!

Yoktan varı yaratmaya bayılıyorum. Kaybolmuş bir alanın içine işe yarar birşeyler koymak, ölü bir alanı işe yarar bir hale getirmek bana daha çok keyif veriyor.  Çatı katlarını çoğu zaman bir depo için kullananlara da yardımcı olmak amacıyla alternatif fikirleri bir “çatı” altında topladım 🙂

 

Bazı insanlar için alışveriş (kimi kandırıyorum) kadınlar için alışveriş bir  nevi hazdır. Ve en önemlisi de aldıklarımızı nerede tuttuğumuzdur. Eğer şanslı olanlardansanız giyinme odanız veya ekstra dolap odanızda muhafaza edebilirsiniz. Ama ben o küçücük azınlığa deyinmek istiyorum… Alıışveriş ve sanatı bir tutan o güzel azınlığa… aşağıdaki resimlere bakarken yüzümde hafif bir gülümseme oluşmadı desem yalan olmuş olur… Bu yüzden sizinle palaşmak istedim…

Tamam kabul ediyorum, bu Cumartesi metabolik balans appointmant’ıma gittiğimde pekte mutlu değildim çünkü verdiğim 2.5 kilonun üzerine başka bir kilo verememiştim. Üstelik bunu doktora söylediğimde ben diyetisyen değilim, isterseniz size bir diyetisyen önereyim günde 600kaloriden istediğiniz kiloya getirir diye de bir cevap verince kırılma noktasına gelmiştim.

Sonuçta vermek istediğim kilo 20-30 olmadığı ve sadece 5-6 kilo olduğu için çok hızlı veremeyeceğimin ben de farkındayım ama benim doktordan duymak istediğim… Merak etmeyin doğru yoldasınız gibi birkaç kendimi iyi hissettirecek cümleydi… Biz hararetli harareetli konuşurken içeriden Almanya’dan gelen metabolik balans uzmanı geldi ve bana her vücudun farklı olduğunu ve bu programın benden kan alınıp oluşturulduğu için tamamen benim metabolizmama özel olduğunu anlattı… O anlattıkça ben rahatladım… kafamdaki tüm soruları sordum. Hayır henüz bal yiyemezmişim, hayır süt için rahatlama devresini beklemeliymişim… Evet yeşil çay ve siyah çay istediğim kadar içebilirmişim gibi…

Sonunda ne mi oldu? Bugün Pazartesi ve ben Cumartesinden bu yana 1.5 kilo daha verdim 🙂

Sanırım spor yapmaya kilo verince başlayacağım… Sizi update ederim…

 

Diyet yaparken niye kilo veremiyorum diyorsanız en büyük sebeplerden biri tatlandırıcılardır. Splenda bile ne kadar alternatifleri kadar yapay olmasa da, yine de suni tatlandırıcı olduğu için metabolizmanızın gereksiz çalışmasına sebep olduğundan verlmeyen kiloların da cevabıdır.  Tabii bu tatlandırıcılarla bitmiyor, ne yazık ki çok sevdiğim cola zero veya diet cola’da bunlardan biri…

E ne yapalım yaşamayalım mı derseniz, bu 3 haftadır sürdürdüğüm metabolik balans sayesinde gayet güzel yaşıyorum. Daha 3 hafta olmasına rağmen kilo verdiğim belli oluyor. Demekki benim senelerdir kendi başıma yaptığım yo-yo diyetlerimdeki en büyük unsur, rejimlerimde “fat-free” ve “sugar free” alternatifler kullanmammış…

Metabolic balans diyeti tamamiyle metabolizmanın çalışması üzerine yapılandırıldığı için şu anda suyun dışında birşey içemiyorum. Kolay mı? HAYIR! Hem de çok zor… ama işe yaradığını görmek, yeterince motive ediyor.

Bakalım yarın tartılma günümüz… Update’leri geçerim….

Memories

Enter your email address to subscribe to this blog and receive notifications of new posts by email.

Join 8 other subscribers
May 2024
M T W T F S S
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031